22. TÜSAP Toplantısı, sağlık finansmanı ana başlığı altında “COVID-19 Tedavisinin Ekonomik Yükü” teması ile 21 Mayıs Cuma günü, kamu, STK ve özel sektör temsilcilerinin katılımı ile Exponext by Ekspoturk online platformda yapıldı. TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı ve Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın’ın açılışını yaptığı toplantı, başta Sağlık Bakan Yardımcıları Prof. Dr. Sabahattin Aydın ve Dr. Şuayip Birinci olmak üzere TİTCK Başkanı Doç. Dr. Tolga Karakan, Sağlık Bakanlığı Strateji Başkanı Dr. Abdulvahit Sözüer, Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Avni Uygar Seyhan, İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, OHSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Reşat Bahat, SEİS Yönetim Kurulu Başkanı Metin Demir, İEİS Genel Sekreteri Savaş Malkoç, TİSD Genel Sekreteri Op. Dr. Sami Türkoğlu ve SASDER Başkanı Sermet Gün Erdem olmak üzere 60’ın üzerinde üst düzey sağlık profesyonelinin katılımı ile gerçekleşti.
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan’ın ana konuşmacı ve İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Öğretim Üyesi ve Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Özsarı’nın moderatör olarak yer aldığı 22. TÜSAP Toplantısı, Abbott, Atabay Kimya, Eczacıbaşı, Janssen ve Roche Türkiye firmalarının katkıları ile düzenlendi. 22. TÜSAP Toplantısında İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tedavi gören 1056 hastanın hasta başı ortalama maliyeti baz alınarak Sağlık Bakanlığı verilerinin toplam hasta sayısına yansıtılması ile elde edilen 12 aylık COVID-19 hastalık maliyet yüküne ilişkin yapılan çalışmanın verileri paylaşıldı. Çalışmanın hasta COVID olduktan sonra hastane muayenesindeki Sağlık Bakanlığı ve SGK üzerindeki sağlık sistemine olan yükünü kapsadığı; aşı ve test maliyetleri gibi doğrudan maliyetlerin yanı sıra insan kaynağı, hastane altyapı, idari ve sabit maliyetler gibi dolaylı maliyetlerin de bu maliyetlerin dışında tutulduğu belirtilerek araştırma yapılırken sadece tanı, tedavi, ilaç gibi direkt tıbbi maliyetlerin dikkate alındığı vurgulandı.
Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan:
“Ağır şiddetteki hastalık maliyetleri ve 02 tedavisi maliyetleri COVID tedavisi sürecindeki maliyetleri iki katına çıkarıyor”
COVID-19’un sadece tedavi maliyeti değil ekonomik, sosyolojik, psikolojik maliyetleri olduğundan da bahseden Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan, COVID-19’un aşı ve test hariç sağlık sistemi üzerindeki 12 aylık toplam tıbbi maliyetinin 3.700.000.000₺ olarak saptandığını söyledi. Bu rakamın devlet sağlık harcaması içindeki payının yaklaşık yüzde 2, SGK sağlık harcaması içindeki payının yaklaşık yüzde 3.8 olduğunu kaydeden Malhan, hastalığın şiddeti yükseldikçe tedavi maliyetlerinin de arttığını kaydetti. Malhan, “2018 yılında Türkiye’de 50 bin hasta için akciğer kanseri maliyeti 8,7 milyar TL idi. 2017 yılı IQVIA çalışmasına göre Türkiye’de 7,5 milyon kişi için Tip 2 diyabet tedavisinde uyum ve sürekliliğin geliştirilmesi için önümüzdeki 10 yıl için ortalama direkt maliyet 17 milyar TL olarak saptandı. Yıllar içinde komplikasyon geliştiren ve daha ağır tablolar ortaya koyabilen, uzuv kaybı ve organ yetmezliklerine sebep olabilen bu kronik hastalık örneklerine baktığımızda sadece COVID için, yani bir epizot maliyetinden söz ediyorum, 9 gün yatırdığınız ve ayaktan tedavi ettiğiniz hasta grubu için 3,7 milyar TL harcandığını düşündüğümüzde COVID-19’un sağlık sistemine çok önemli bir yükü olduğunu görebiliyoruz. İkinci başvurular olduğunda bu yük daha da ağırlaşacak. COVID-19’un yükü burada da bitmiyor. Bizim sunabildiğimiz bu rakamlar buz dağının sadece görünen yüzü. Alttaki maliyetler ise çok daha büyük ve vahim. Ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak yıllar boyu tüm küreyi etkileyecek.” dedi.
Hastanede ortalama yatış süresinin 9 gün olarak belirten ve bu yatış sürecinde ağır şiddetteki hastalık maliyetleri ile 02 tedavisi maliyetlerinin tedavi sürecindeki toplam maliyetleri iki katına çıkardığına dikkat çeken Malhan, “Hafif şiddetteki hastalık maliyetleri 6.830,5₺, orta şiddetteki hastalık maliyetleri 8.791,1₺, ağır şiddetteki hastalık maliyetleri 13.405,9₺ ve bununla birlikte 02 gereksinimi olmayan hastanın tedavisi 8.095,2₺, 02 gereksinimi olan hastanın tedavisi 16.747,5₺ ve 02 tedavisi ile birlikte yoğun bakım ihtiyacı olan hastalık maliyeti 30.257,3₺.” diye konuştu.
Dünya genelinde koronavirüs salgını sebebiyle düşük ve orta gelirli 117 ülkede sağlık hizmetlerine erişimde yüzde 50 oranında düşüş olduğunu ifade eden Malhan, “Her 16 saniyede 1 ölü doğum oluyor. 12 aylık bir dönemde yaklaşık 200 bin ilave ölüm kaydedildi. 12 aylık bir dönemde 13 ülkede ölü doğum oranlarında yüzde 20’lik olmak üzere dünya genelinde ölü doğum oranlarında yüzde 11,1’lik artış görüldü.” dedi.
COVID-19 pandemisinden dolayı kızamık, sarı humma ve çocuk felci gibi aşıların rutin olarak yapılamamasının da bir maliyeti olduğuna dikkat çeken Profesör Malhan, “DSÖ’nün anketine göre 2020’deki durum ile karşılaştırıldığında belli bir ilerleme kaydedilmiş olmasına rağmen yanıt veren ülkelerin üçte birinden fazlası yani yüzde 37’lik oranı rutin aşılama hizmetlerinde halen aksamalar yaşıyor. Toplu aşılama kampanyaları kesintiye uğradı. Bu tür kampanyaların 60 tanesi halihazırda 50 ülkede ertelenmiş durumda. Sonuç olarak bu durum çoğu çocuk olmak üzere yaklaşık 228 milyon insanı kızamık, sarı humma ve çocuk felci gibi hastalıklara karşı risk altında bırakıyor. Ertelenen kampanyaların 23’ünün kızamık kampanyaları olması, tahminen 140 milyon insanı risk altında bırakıyor.” şeklinde konuştu.
2020 The Lancet Cauntdown raporunda pandemi ve iklim değişikliğinin ayrı ayrı değerlendirilmemesi gerektiğinin kaydedildiğine işaret eden Prof. Dr. Simten Malhan, şöyle devam etti: “Pandemi aslında iklim değişikliğinin sonucudur. Dünya ülkeleri iklim değişikliklerinin sonuçlarına hazır değil. Bu raporda yaşam alanlarını kaybeden vahşi hayat insanlarla çok daha fazla yakınlaştı ve pek çok zoonotik hastalıkların kapıda olduğuna ilişkin görüşler var. Raporda çok yakınımızdaki tehlikeler olarak dang humması, sıtma ve vibrio gibi vektör kaynaklı ölümcül hastalıkların yeniden salgına dönüşeceğine ilişkin bazı veriler bulunuyor. İklim değişikliklerine küresel olarak girilmezse 10 yıllardır bu hastalıkları ortadan kaldırmak için verilen mücadele heba olacak.”
Sağlık Bakan Yardımcısı ve TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabahattin Aydın:
“COVID insanlığı ekonomik maliyetlerle ya da tedavi maliyetleri ile kıyaslanamayacak ya da onları gölgede bırakacak kadar ciddi maliyetlerle yüz yüze getirdi”
COVID tanısı konmuş kişilerin tanı ve tedavileri ile sağlık sistemine oluşan yüklerinin ve ekonomik maliyetlerinin ötesinde alınan tedbirlerin etkilerinin, belli yaş gruplarının evlerinde tutulması ve dışarı çıkmasının engellenmesinin ve yaygın e-mobilizasyon durumlarının insanları sağlıksız yaşama ittiğini belirten Sağlık Bakan Yardımcısı ve TÜSAP Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, “Bu tablo bir yandan elektif vakaların sağlık kuruluşlarına ulaşımını engellerken diğer yandan toplumda oluşan psikoloji ve hastaneye gitme korkusunun oluşturduğu ciddi bir sağlık hizmetine erişim sorunu var. Bu ölçebildiğimizin dışında ve çok yaygın bir sorun. Tüm bunları art arda koyarsak tüm etkileri bir tarafa bırakalım ciddi ölümle sonuçlanan bir tablo ile karşı karşıyayız.” dedi.
COVID ile ilgili ülkelerin paylaştığı rakamların aslında tahmini olup tekrar tekrar teyide muhtaç olduğunu sözlerine ekleyen Aydın, şöyle devam etti: “Bir trendi göstermesi açısından ülkelerin paylaştığı ölüm rakamları anlamlı olmakla birlikte Dünya Sağlık Örgütü tanımlarında bile COVID ölümleri ile ilgili farklı tartışmalar olduğu için doğrudan bu hastalıktan dolayı ölenlerin ötesinde dünyada sağlıksız yaşama sevk etme, sağlığa erişimin engellenmesi, ortaya çıkan sosyal problemler, toplum psikolojisi ve travmalar gibi dolaylı etkileri üst üste koyduğunuzda muhtemelen elimizde bir veri yok. Belki COVID geçtikten birkaç yıl sonra bunlar hesaplanabilecek ama en az COVID’den öldüğü iddia edilen nüfus kadar da dolaylı ölümlerin olduğu anlaşılıyor. Bu bir tahmin. Ülkemizde de örnekleri olan, hastalığın etkisi ile intihara yeltenen hatta edenler bile oldu. Dolayısıyla ölümle sonuçlanan maliyetler çok geniş bir perspektifte mevcut. Ext ext death dedikleri fazla ölüm hesaplamaları COVID pandemisinin ardından hesaplanabilecek diye düşünüyorum. Kısacası COVID pandemisinin dünyaya maliyeti çok yüksek oldu. İnsanlığı ekonomik maliyetlerle ya da tedavi maliyetleri ile kıyaslanamayacak ya da onları gölgede bırakacak kadar ciddi maliyetlerle yüz yüze getirdi.”
Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci:
“Türkiye’de sağlık verisi hiçbir ülkede olmadığı kadar merkezi sistemde toplanmış durumda”
Mevzuat yetersizliği ile birlikte büyük veriye ulaşım zorluğu ve paylaşımdaki kısıtlamaların COVID-19 sonrası yapay zeka uygulamaları ve giyilebilir (mobil) sağlık teknolojilerinin kullanılabilirliğini zorlaştıran öncelikli faktörler olarak düşünülmesi ile ilgili yorumu sorulan Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, “Mevzuat yetersizliği sadece Türkiye’nin değil dünyadaki birçok ülkenin sorunu. Burada başka bir şey var. Yapay zeka uygulamaları dünyadaki yönetim gücünü artırıyor. Her sektörde bu böyle. Doğal olarak yönetim gücünü artırınca o ülke avantajlı hale gelecek. Sağlık sektöründe başka bir şey olacak. Yapay zekanın işsizlik sorunlarını tetikleyeceğini düşünüyorum. Güçlü ve para ile bu hizmetlere erişebilen ülkeler dijitalleştiği için daha fazla gelişecek. Gelecekte zaten sağlık arzında daha büyük sıkıntılar olmaya başlayacak. Pandemi döneminde herkes de kabul eder ki hekimlere saygı arttı ama gençlerin arasında hekimlik mesleğini tercih etme isteği artmadı. Sorumluluk almanın özgürlüğü kısıtlayıcı bir etken de olduğunu düşünen gençlerin bu mesleği daha az tercih ettiği görülecek. Doğal olarak yapay zeka araçları çok daha etkili olmaya başlayacak. Mevzuat açısından bakıldığında ise hiçbir zaman mevzuat yetmeyecek, çünkü her gün karşınıza yeni bir şey çıkıyor ve bu sebeple de obsesif davranmaya başlıyorsunuz. Birçok ülke aynı şeyi yapıyor. ABD’nin büyük veriyi insanlara sunduğu söyleniyor. Küçük, temsili paketler oluşturmaya başladılar ve anonim olmasına rağmen henüz bu paketleri vermeye başladılar. Büyük veriye erişim kısıtı konusunda sağlık verisi hiçbir ülkede olmadığı kadar Türkiye’de merkezi sistemde toplandığı için varlık içinde yokluk kaygısı ile bunlar söyleniyor.” diye konuştu.
Prof. Dr. Sabahattin Aydın: “COVID-19 sağlık hizmetine erişim sorunu yaratıyor”
COVID-19’un aşı ve test hariç sağlık sistemi üzerindeki 12 aylık toplam tıbbi maliyetinin 3.700.000.000 ₺ olarak saptandığını söyleyen Prof. Dr. Simten Malhan, ayaktan tedavi ettiğiniz ya da ortalama 9 gün yatırdığınız hasta grubu için harcanan bu rakamın buz dağının sadece görünen yüzü olduğunu belirtti. İkinci başvuru, aşı ve test gibi harcamalarla birlikte küresel olarak uzun yıllar sürecek ekonomik, sosyal ve psikolojik maliyetlere de dikkat çeken Malhan, bu maliyetlerin çok daha büyük ve vahim olduğunu kaydetti.Prof. Dr. Simten Malhan: “COVID-19’un neden olduğu hastalık maliyetleri buzdağının sadece görünen yüzü”
COVID-19’un insanları sağlıksız yaşama ittiğini belirten Prof. Dr. Sabahattin Aydın ise, pandeminin yarattığı tablonun bir yandan elektif vakaların sağlık kuruluşlarına ulaşımını engellerken diğer yandan toplumda oluşan psikoloji ve hastaneye gitme korkusu oluşturduğundan ciddi bir sağlık hizmetine erişim sorunu yarattığını söyledi.